20 Eylül 2012 Perşembe

London Calling.

Merhaba.

Bu seferki durağımız asil şehir Londra. 

Kafamdaki Londra, yağmurlu ve güneşsiz ikliminden midir bilmem, sevimsiz ve soğuk insanlarla dolu bir yerdi. Seveceğimi düşünmemiştim. Ama beni çok şaşırttı ve en sevdiğim avrupa şehirleri sıralamasında zirveyi zorladı. 



Londra maceramız bir dizi şanssızlıkla başladı. Şubat ayı için üç ay öncesinden ayarladığımız turumuz, avrupayı etkisi altına alan son yılların en şiddetli kar fırtınası nedeniyle önce ertelendi daha sonra tur şirketi tarafından iptal edildi. Ama biz yılmadık ve yaptığımız baskılar sonucu bize özel bir tur ayarlanmasını sağladık :). Sonuç olarak ilk ayarlanan tarihten üç hafta sonra, dokuz arkadaş, tur rehbersiz olarak Londra'ya ayak bastık.

Gitmeden önce Alfa yayınlarının Londra rehberini almıştım ve çok memnun kaldım diyebilirim. İçindeki önerileri gayet başarılıydı. Tavsiye ederim.




Londra kendine özgü mimarisiyle, geniş caddeleriyle diğer avrupa şehirlerinden farklı. Kentin simgeleri kırmızı  çift katlı otobüsler ve telefon kulubeleri sokakları renklendiriyor, nostaljik taksileri farklı bir havaya bürünmenizi sağlıyor. Şehrin modern binaları ve gökdelenler tarihi yapıyla güzel harmanlanmış. 

Trafik sorununu bir çok avrupa şehrinde olduğu gibi şehir merkezine arabayla girişi ücretli yaparak çözmüşler. Zaten inanılmaz gelişmiş bir metro ağı olduğu için çok arabaya ihtiyacınız pek olmuyor. Biz gider gitmez ulaşım için bizdeki akbil işi gören 'Oyster Card' temin ettik. Londra 'zone' lara bölünmüş halde. Merkez zone 1, ve şehir dışa doğru zone 2,3.. olarak genişliyor. Oyster kartlarımızı da zonelara göre haftalık yada aylık sınırsız paketler ile doldurabiliyorsunuz. Biz cahillikten 1 haftalık sınırsız 4 zone için geçerli bir paket seçtik yaklaşık 45 pound verdik, çok büyük hata yaptık. Bizim gibi 5 günlük bir gezi için sınırsız zone 1 paketi yeterli olur, diğer yerlere gidecek vaktiniz kalmaz, o da 15 pound. Zaten tarihi her şey zone 1 in içerisinde, biz 5 gün boyunca zone 1 den dışarı çıkmadık.




Çok fazla Londra nın inanılmaz tarihi zenginliğinden bahsetmek istemiyorum, anlatmakla bitmiyor, ayrıca bu tarz bilgileri her yerde bulabilirsiniz. Ben eğlenmece, yemece, içmeceden bahsedeceğim. :) Ama yine de görmeden gelmeyin dediğim yerleri başlıklar halinde yazıyorum, aklıma geldikçe eklerim.
British Museum, National Gallery, Tate Modern, Trafalgar Meydanı, Westminister, Bigben, Parlamento binası, Buckingham Sarayı, London Eye, China Town, Piccadilly Circus, Leicester Square, Oxford Street, Regent Street, Covent Garden, Tower Bridge, London Tower, Madame Tussauds.. ve tabi ki bir müzikal izlemeden de gelmeyin.

Dünyanın ilk metro durağı.
Bilginizin gibi İngiliz mutfağı diye adlandırabileceğimiz pek bir şey yok. Fish & chips yanında bira harika bir Londra öğünü.

İlk akşamımızda Alfa nın rehberinde gördüğüm, otelimize çok yakın olan  La Porchetta adında çok sevimli ve çok lezzetli bir italyan restoranına gittik. Sanıyorum ki meşhur bir yermiş çünkü çok kalabalıktı. Biz geç gittiğimiz için yer bulabildik. Küçük iki katlı bir yer, alt katı mahsen gibi. Çalışanlar, yemekler, şaraplar ve atmosfer çok iyiydi. Kişi başı yaklaşık 15 pound hesap geldi.

Bir akşam, bir çok yerde karşımıza çıkan Angus Steak House a gittik. Servis biraz yavaştı ama porsiyonlar çok büyük. Kırmızı ete doyuyorsunuz. Yemekler lezzetli ama biraz pahalı denebilir. Kişi başı yaklaşık 30 pound verdik.

İngiliz mutfağından umudumuz olmadığından yine bir italyan restoranına gittik. Montpeliano, Knightsbridge bölgesinde lüks sayılabilecek bir yer. İç mekanda oturduğunuz halde tavandan sarkan çiçekli saksılar nedeniyle bahçede oturuyor gibi hissediyorsunuz. Duvarlar yüzlerce çerçeveyle dolu. Çalışanlar italyan ve çok sıcak kanlılar. Yemekler ve şaraplar gayet lezzetliydi. Kişi başı yaklaşık 40 pound verdik.


Montpeliano
Londra genel olarak pahalı bir şehir. Fast food dışında 15 pounddan aşağı karnınızı doyurmak biraz zor. 10-15 pound arası publarda fish&chips, çin mahallesinde sınırsız sushi yada çin yemeği yiyebilirsiniz. (Biz onlarca sushi restoranı arasında kararsız kalıp değişik iç mekanı nedeniyle Sushi Ga  Ga yı tercih ettik, sınırsız sushi ve kore yemeği yedik, çok memnun kaldık.) Kahvaltı için neredeyse her sokakta bulunan Pret.A.Manger da 3-10 pound arası çok lezzetli sandviçler yiyebilirsiniz. 

Londra gece hayatı bir çok avrupa şehrine nazaran çok renkli. Her tarzda her bütçeye uygun eğlence mekanı bulunabiliyor. Eğer kız kızaysanız hemen yanınıza birilerinin gelip dans etmek isteyeceklerini de belirtmeden geçmeyelim.
Gece hayatı için tabi ki öncelikli durağınız Leicester Square olmalı. Bu bölge Taksim gibi, bir çok tarzda mekanı yan yana bulabilirsiniz. Kluplere girişler genelde 5 pounddan başlıyor, ama tabi ki giriş ücreti arttıkça mekan kalitesi de artıyor. Biz bir gece One adında beş katlı bir yere gittik. Her katta farklı müzik çalıyor, çok büyük bir mekan ama havalandırma sorunu var içeride nefes almakta zorlandım, pek tavsiye ettiğimi söyleyemem. 
Sokakta yürürken anlaşmalı elemanlar size 15 pounda 5 mekan tekliflerinde bulunabilirler. Tüm gece aynı mekanda durmak istemiyorsanız cazip bir teklif. Biz bu şekilde 5 yer gezdik ama isimlerini hatırlayamadım, tavsiye ederim.
Londradayken bir Irish Pub a gidip çeşit çeşit biraları da deneyin derim. Benim önerim O'neill's .


The Wellington
Knightsbridge bölgesinde The Wellington a mutlaka gidin. İlginç iç mekan tasarımıyla ödül almış. İnternet sitesini incelerseniz ilginçten kastımı anlayabilirsiniz :). Giriş biraz sıkıntılı, kapıda bekletiyorlar, içeride para harcayacağınıza emin olmak istiyorlar ama bir şekilde içeri alıyorlar. Giriş 20 pound, içeride şişe 200-400 arası, barda içkiler 15 pound civarı. Anlayacağınız üzere biraz pahalı bir yer. Ama görülmeye değer.


The Wellington
Londra nın meşhur Pacha, Fabric ve Tiger Tiger adında gece klupleri var. Genel olarak sadece turistlere yönelik yerlere gitmeyi tercih etmiyorum, fazla büyütüldüklerini düşünüyorum. Ama bu klupler aklınızda bulunsun, niye bu kadar meşhurlar diye görmek istersiniz belki.





The Clash London Calling:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder